Aile, sıcaklık, destek ve koşulsuz sevgi çağrıştıran bir kelimedir. Aile yapısının toplumumuzun temeli olduğu fikriyle büyürüz. Ancak bugün bildiğimiz haliyle bu kurumun bazen zararlı olabileceğini sormak için hiç zaman ayırdık mı? Aile bağlarının önemini sorgulamadan, bazı aile dinamiklerinin alabileceği toksik yönleri birlikte keşfedelim.
Gelenek bir kafese dönüştüğünde
Atalarımız bizi birleştiren ve tanımlayan gelenekler oluşturdular. Bu eski adetler kolektif kimliğimize anlam katar. Ancak bazen, bu aynı gelenekler gelişmemizi engelleyen görünmez zincirler haline gelebilir.
Müzisyen olmayı hayal eden kuzenim Ahmet’i hatırlıyorum. Saza olan tutkusu küçük yaşlardan beri belliydi. Yine de aile baskısı onu tıp eğitimine yönlendirdi, çünkü “bizim ailede üç neşildir doktor olunur”. Bugün, hiçbir zaman gerçekten seçmediği bir mesleği icra ediyor ve bir sazın notalarını duyduğunda gözlerinde o melankoli beliriyor.
Aile beklentileri bazen kişisel özlemlerimizi boğabilir. Geleneklere saygı ve bireysel gelişim arasındaki dengeyi bulmak bazen zor olabilir.
Söylenmeyenlerin ve sırların ağırlığı
Evlerimiz genellikle tabu konular ve ağır sessizliklerle doludur. Bu söylenmeyenler, evlerimizin köşelerinde toz gibi birikir, görünmez ama kesinlikle vardır. Gerçek iletişimin neredeyse imkansız hale geldiği bir atmosfer yaratırlar.
“Bizde bundan bahsedilmez” birçok kişinin duyduğu bir cümledir. İster ruh sağlığı, ister farklı yaşam tercihleri, isterse geçmiş travmalar olsun, bu yasak konular sonunda aynı ailenin üyeleri arasında uçurumlar yaratır.
Bu sessizlikler, görünmez ama taşıması ağır bir miras gibi nesilden nesile aktarılabilir. Kolektif iyileşmeyi engeller ve işlevsiz ilişki modellerini sürdürür.
Boğucu sevgi
Aile sevgisinin bizi taşıması, yükseltmesi beklenir. Peki ya bu sevgi sahiplenici, kontrol edici olduğunda ne olur? Sürekli gözetim ve sürekli yargılamaya dönüştüğünde?
Teyzem Ayşe çocuklarını o kadar çok seviyordu ki hayatlarındaki her şeyi kontrol etmek istiyordu. Arkadaşlıkları, eğitimleri, hobileri… hiçbir şey onun dikkatli bakışından kaçmazdı. Zamanla, çocukları ya tek başlarına en küçük kararı bile alamayan aşırı bağımlılık geliştirdiler ya da aileyle tüm bağlarını keserek tamamen isyan ettiler.
Sevmek ve sahip olmak arasında temel bir fark vardır. Gerçek sevgi, beklenmedik yollar seçmek anlamına gelse bile, diğer kişinin büyümesi ve gelişmesi için gerekli alanı bırakır.
Daha sağlıklı bir aileye doğru
Bu potansiyel olarak toksik dinamikleri tanımak, aile kurumunu reddetmek anlamına gelmez. Aksine, daha otantik ve besleyici aile bağları oluşturmaya bir davettir.
Sağlıklı bir aile, kolektif aidiyet duygusunu korurken herkesin bireyselliğini teşvik eder. Zor duygular olsa bile, duyguların ifadesine izin verir ve söylenmeyenler yerine açık iletişimi değerli kılar.
Geleneklerimiz değerlidir, ancak ilgili ve yararlı kalmak için zamanla gelişmelidir. Birlikte büyüyen, temel değerlerini korurken toplumun değişimlerine uyum sağlayan bir aile, varlığını sürdürecek bir ailedir.
Aile dinamiklerimizi iyi niyetle sorgulayalım. Bizi neyin incittiğini ancak tanımlayarak ilişkilerimizi gerçekten güç ve neşe kaynağı olacak şekilde dönüştürebiliriz.
Genç ve bağımsız bir medya olarak, BG-TÜRK Haber Ajansı yardımınıza ihtiyacı var. Bizi takip ederek ve Google Haberler ! de yer imlerine ekleyerek bize destek olun. Desteğiniz için teşekkür ederiz!